26 Ağustos 2012 Pazar

HAYATIMI KOLAYLAŞTIRAN ŞEYLER ...

(DİKKAT! BİRAZDAN OKUYACAĞINIZ POST, SANAL,GERÇEK,SUBLUMİNAL, AÇIK SEÇİK HERTÜRLÜ REKLAM ÖĞESİNİ BARINDIRMAKTADIR!!!)

Zor ama gerçekten zor bir hayatım var. Yardımcım yok, üç çocuğuma tek başıma bakıyorum. Babamız denizlerde. Falaan filaan. Bu hayatı kolaylaştıran şeyler de var elbet.Bunalrın hiç birinden vazgeçemem.

Türker Kağan:


Evdeki en büyük yardımcım. Çamaşır asma ( keyfi isterse), ikizlerin öte berisini bana getirme, kriz anlarında ikizlere şarkı söyleme, bezleri çöpe atma vs. Dünyanın en tatlı abisi O. Şaşırmıyorum, çünkü O'na abiliği öğreten bizim Mareşaldir ve O da dünyanın en tatlı abisidir.







Bebek Telsizim :
 Onun sayesinde balkonda keyif yapabiliyor, karşı dairedeki babanneye uğrayabiliyor, gürültülü işlerimi onlar uyurken kapılarını kapatıp yapabiliyorum. Taa  TKÇ'nin bebekliğinden beri kullanıyorum. Tatillerde, havuz başında, babamızla gemideyken. Her yerde. Olmazsa olmazlarımdan.










Oje Kurutucum:

Üç çocuk annesiyseniz ve hala inadına kokoşsanız, sizin de hayatınızı kurtarabilir :) 2 dakikada kupkuru tırnaklarım oluyor.







Ütüm:





Çok hızlıi kuvvetli. Fİşe takılıyken, bir süre kullanmayınca kendini kapatıyor, dokunmayınca buhar vermiyor ve masada ya da kumaşta unutsanız da yakmıyor. Aniden vikaklayıveren ikizlerle kaç kere evi yanmaktan kurtardı bu ütü ve haftada yıkanan 5-6 makina çamaşırı 2 saatte dümdüz etti :) Seviyorum seni Bosch Sensorsteam...




Netbookum:

Tv den usanıp, oyuncaklarından bayılınca şaak diye Chuck ve arkadaşları ya da Caiolluo açabilirim TKç ye ya da ikizlerin bayıldığı ninnileri dinletebilir. Ayrica eve kapalı hayatımın dışarı açılan yüzü..

Sanal Alışveriş Dünyalarıı:

En sık ziyaret ettiklerim:
 Migros Sanal Market: Ağır parçaları ya da aniden bitiveren şeyleri, kapıma kadar getiren Migros sanal market. Söz verdikleri saatte kapımda oluyorlar. Tek şart 50 tl üstü olması alışverişin. Meyva ve sebze çoğu zaman riskli ama diğer ürünlerde sorun yaşamadım.

Ebebek :  Özellikle hzılı teslimatı ve her aradığımı bulmam artılar, Eksisi ise bir çok ürünün piyasa fiyatlarının üstünde satılması. Ancak dışarı çıkamıyorsanız, ya da çıkınca taksi kullanmak zorundaysanız, çok da aldırmıyorsunuz. O gün saat 16:00 ya kadar olan alışverşim, ertesi sabah kapımda.  Şimdi yeni başlayan 2. el uygulaması da çok güzel. yepyeni ürünler, çok uygun fiyata var. Şuradan görebilirsiniz.

Garanti Bankası İnternet Şubesi: Otomatik ödemelerim, borsa ne gerekiyorsa popomu kaldırmadan yapıyorum. Seviyorummm..

Telefonum: O olmasa ben olmazdım. Netten ulaşamadıklarıma, eşime dostuma, herşeye, heryere telefonum sayesinde ulaşıyorum.

Dominos : Evet bazen yemek yapamıyorum, yetişmiyor 3 çocukla :)))

Termosum:  Mama suyumuzu her daim hazır tutuan minik yardımcım. Hımm :)

Popo Karıştırıcısı :
Çağla, bunu Viyanadan geitrdi. Bunu bebeğin poposuna takıosunuz ve içeride biriken ne var ne yok dışarı çıkıyor 4-5 saniye içinde. Gaz sancısına kaka sancısına birebir. özellikle çoook ciddi bir gazman olan Sarper'in hayatını kurtardı. Gavur yapmış Abiciiim :))

Diş Jelimiz:
Uyarıyı yoksay

 Feri Kızı, ayına başına bakmadan diş çıkartmaya başladı ama ne çıkartmak. Yer gök inliyor. Saatlerce. Piyasada bilinen tüm jelleri denedik, Calgel, Dentinox ve unuttuğum bi tane daha. Olmadı. Ta ki Kamistad ile tanışana dek. 1-2 dk da kesiyor huysuzluğunu ve Feri Kızı kuzuya dönüyor. Şiddetle öneririm.




İkiz Pusetimiz:

Ebebek'in 2.el mağazasından aldığım bu puset ile, ELE GÜNE muhtaç olmadan zyaretlerimi ve ufak tefek ticaretlerimi gayet güzel halledebiliyorum. Böylelikle TKÇ'yi parka götürebiliyor, pazardan taze sebze meyve alabiliyor ya da bir AVM de kafa dağıtabiliyorum :))








Oyun Halımız:

Ben ufak tefek işlerimi yaparken ya da ikizlerden birini emzirir, yıkar vs ile uğraşırken diğerini ya da ikisini oyalayan bebek bakıcım. Oyun halımız. Gerçi TKç, tavan yapan kıskançlık anlarında, geceleri içinde uyuyor :) Hey allahım :)








İkiz Emzirme Yastığım:

Şurada  enine boyuna anlatmıştım zaten. İki bebeği tek tek değil de aynı anda emzirmek, her günüme fazladan 2- 2,5 saat katıyor.











Can Dostlarım :
Nilhan'ım. Dünya kadar işinin arasında her daim, dırdırıma katlanan , kaprisimi çeken, kuruntularumı gideren geyiklerime yol gösteren, uzak ama yakın dostum..
Dünyanın bir ucundan derdimi dinleyen, evlatlarımın süt anası Çağla'm :)
Geiyiğin dibinde yaşadığımız Nagehan^'ım :)
Bir pazar gini yaa acaip bunaldım diye ağlamam karşılık 3 gün içinde kapımda bitiveren Ezgim :)

Siz olmadan olmazdı :)

Kendim:

Ya evet, ego bu :) Amam ben olmasam, bunların hiçbirini yapamazdım. Acaip pratik zekam, eli çabukluğum, sabrım, azmim.. Ahh ben.. Satırlara sığmam aslında ama  :))) Mesela, geçen akşam,ikisi aynı anda popolarını yırtarcasına ağlayan ikizleri aynı anda, aynı bebek küvetinnde, aynı filenin üstünde yıkadım. Seviyorum kendimi :)


23 Ağustos 2012 Perşembe

İnci Minci Birinci


10 gündür bloga yazamadım, her şey taslaklarımda birikmiş. Sebep? Bizim Feri Kızının huysuzluğu !

Beslenmeyle çok arası olmasa da genelde sakin, uykucu ve tam bir kediciktir  Feriha. Gülücüklü, sakin ve mutlu  bebeğim, son günlerde sapıttı ! Ama neler neler.

Uyku yalan oldu en başta. Geceleri hep ayaktayız, ağlıyoruz. İştahımız zaten yoktu iyice gitti, bir de sinisi ve hafif bir ateş. 37- 37,5 arası seyreden bir ateş.

Tükürükler çok arttı, çenemiz kırmızı beneklerle dolu. Hep ellerini emiyor.

Meğer Feri Kızının sıkıntısı büyükmüş. Diş çıkartmaya karar vermiş.! Ah be  kızım, daha MTD ye göre 3,5 aylıksın. Doğduğun güne göre 4 ay 19 günlük. E acelen nedir ??  Feirşin ayı bu şekilde olunca, diş ihtimali hiç aklıma gelmedi benim. SOn gün bir de ishal eklendi bu tabloya. Acaba yaa??  dedim. ELimi ağzına sokmamla elime dişin gelmesi bir oldu :)

15 Ağustosta ilk, 17 Ağustosda 2. dişini çıkarttı bizim Feri Kızı :) İnci gibi dizilsin, kolalıkla gelsin dişlerin güzel kızım :)

İDEALİZMİN KANATLARI VARMIŞ



Varmış evet. Annelikle idealizmi bir arada yürütüp de İDEAL ANNE olabilenlerinizin hastasıyım. Ellerinizden öperim. Ancak benim annelik maceramda idealizm uçtu gitti.

Başından beri, çeyrek delilik hali, tükürdüğünü yalama sanatı, cıkcıkladıklarına maruz kalma karması olarak gördüğüm annelik hallerimde radikal değişiklikler oluyor artık.

Türker Kağan, ideallerle, sistem ve rutinlerle büyüdü. 2 yaşına dek TV izlemedi mesela, yattığı saat, beslenme düzeni hiç değişmedi. Kitapları hep okundu, ağlaması gerektiği zaman ağladı elbet ama hiç ilgisiz kalmadı.

Oysa ikizleri ve tabii ki hala Türker Kağan'ı da büyütürken, bunların çoğu kuş oldu uçtu. Bir tanesiyle ilgilenirken, diğeri ağlama krizine girebiliyor, uyku saatleri az da olsa kayabiliyor ve neler neler. Bu iş yani ikisi ikiz 3 çocukla uğraşmak yalnız başına yapılacak iş değilmiş. Arz ederim !

Şimdi, her neyle sakinleşiyorlarsa o sunuluyor ikizlere, netbookumdan Twinkle Twinkle Little Star favorisi Feriş'in mesela. Ne kadar ağlarsa ağlasın, onu duyunca susuyor. Neyse ki ben söyleyince de sustuğunu farkettim de artık sadece yanında olamadığım anlar açıyorum. Sraper'iyıkarken ağlama krizine girerse mesela. Saatli beslenme de uçtu gitti. Feriş sadece memede susuyor bazen. Ve çaresiz emziriyorum.

Keza, minik bir GAZMAN olan Sarper' de öyle. Gaz çıkartabilmek için, en büyük yardımcısı dolu bir mide. Sık sık emiyor bu yüzden.

İlk 6 ay sadece anne sütü dedim hep ama yetmiyor. Maalesef 3. aylarından beri mama da dahil beslenmelerine. Bu da uçtu gitti.

Taviz vermediğimiz tek konu uyku gibi görünüyor. Günde 2 uyku ve bir gece uykusu. Eğer ilk 2 uykunun toplamı 5 saatin altında ise akşamüstü 45 dk 1 saat arası bir şekerleme. Buna da şükür.

Benm oğlum yapmaz, benim kızım yapmaz, ben asla çocuğuma..............  Artık bunlar yok annelik terminolojimde. Eskiye oranla çok daha sakin, geniş ve pimpiriksiz oldum. <herşey mümkün bu hayatta azizim. Güle güle idealizm, hoşgeldin tükürdüğünü yalama :)

10 Ağustos 2012 Cuma

ACEMİ ANNELERE: BEBEKLERİN AĞLAMA KILAVUZU



Konuşamayan bebekler için ağlamak, bir tür kelime kullanımı, ebeveyn ile iletişime geçme sanatıdır aslında. İhtiyaç ve sıkıntılarını dile getirebilmeleri için sahip oldukları tek iletişim şeklidir. Bu yüzden çok önemlidir.

Henüz yeni doğurmuş, çok tecrübesi olmayan anneleri delirme ve çaresizlik noktasına getirebilir uzun ağlamalar. Ancak bununla da başedebilirsiniz. Bebekler neden ağlar? Ve neden ağladıklarını nasıl anlarız ?

Öncelikle kucağınıza almadan önce, ağlayan bebeğinizi sırtüstü yatırın ve 20-30 saniye gözlemleyin. Kendini yalnız hissetmemesi için, sakin bir sesle konuşup  gülümseyin. Elleri nerede, ayakları nasıl, ağlama şekli nasıl, bunu gözlemleyin.İşte bir kaç ipucu:

Açlık:
Aç bebek ağlar. Ağlarken kısa ve kesik kesik, öksürmeye benzer bir ses çıkartır. 3 aydan küçük bebekler, ellerini, beslenme üçgeni denen bölgelerine götürürler, Burun,ağız ve çeneden oluşur bu bölge. Daha büyük bebekler ise, ellerini emme, emziği hzılı hızlı emip, ağzından fırlatma gibi belirtiler verirler. Şanslısınız, besleyince susarlar :)

Gaz:
Bizim de çok uğraştığımız bir konu gaz. Acılı, keskin ve çığlık gibi bir ağlama belirtisidir. Bağırsak gazlarında ayaklar karına doğru çekilir, karnına doğru bükmek istediğinizde, sırtını ve bacaklarını yay gibi gererek direnir çünkü içerideki gaz canını acıtır. Mide gazında ise, beslenmeyi yarıda kesme ya da beslenme sonrasında ise, ekolları sert hareketlerle sallama ve yüzüstü yatmak istememe en büyük belirtidir. Mide gazı sırtının alt bölgesini ovalamak suretiyle çıkar, vurmak iyi bir yöntem değildir. Özellikle reflülü bebeklerde, reflünün artmasına yol açar. Sırtını ovarken, ayaklarını yukarı bükmek de işinizi kolaylaştırır.  Bağırsak gazlarında ise, göbek deliği ile, bez bölgesi arasında kalan düz alanı saat yününde ovmak( ılık zeytinyağı çok işe yarıyor) , bacaklara bisiklet hareketi ve bebeği  öne arkaya yatırıp kaldırmak çok işe yarar.

Uyku:
Uykusu gelmiş bebek, özellikle de sizin yardımınızla uyuyorsa ağlar. Gözlerini ovuşturur. Eeee Eeee benzeri yinelenen ve mızırtı düzeyinde ağlamalar yapar.

Burun Tıkanıklığı:
Nefes alamamak da çok sık rastlanan bir ağlama nedenidir. Hasyalık ya da başka sebepler dolan minik burunları rahatlatmak çok işe yarar.

Aşırı Ajitasyon:
Evde gayet konservatif yaşayan bu minikler, kalabalık, yüksek ses, aşırı kucaklanma ve mıncıklanma, parlak ışık gibi etkenlere de çığlık ağlaması ile yanıt verirler. Kucağınıza aldığınızda, rahatsızlık kaynağına arkasını döner ve başını sizin göğsünüze gömer. Hızlıca, loş ve sakin bir ortamda, güven verici bir objeyle ( oyuncağı, bataniyesi, emziği, beslenme vs) sakinleştirmelisiniz.

Can Sıkıntısı ve Deşarj İhtiyacı :

Bütün gün yatan, uyuyan ve beslenen yürüme öncesi bebeklerin canı çok sıkılır. Gerçekten. Yattığı yeri değiştirmek, elinde bir şey tutabiliyorsa minik yumuşak objeler vermek, ona şarkı söylemek işe yarar.

Ancak ne olursa olsun, normal ve sağlıklı bir bebek günde en az 2 saat ağlar. Bu zararsız ağlamalarda genelde gözyaşı olmaz, size bakmazlar, kucakta susmazlar. Sakin bir ortamda, rahat ettiği şekilde bir süre ağlamasına izin vermek yerinde olur. Biriken enerjilerini attıkları zaman daha iyi beslenecek ve daha güzel uyuyacaklardır.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Enine Boyuna E.A.S.Y Rutini


Bebeklerin günlük hayatını, belirli bir rutine oturtmak amacıyla, Tracy Hogg  tarafından hazırlanmış bir sistemdir  E.A.S.Y. Aslen bir akrostişdir.

 E: Eat yani yemek
A: Acticivity yani aktivite
S: Sleep yani uyku
Y:Your Time yani sizin zamanınız.

 E.A.S.Y bir plan ya da çizelge değildir. Saat koymayı hedeflemez. Hayatınızı dakikalarla cehenneme çevirmek değil, sizin ve bebeğinizin yaşantısını kolaylaştırmaktır amacı.

Bir bebek olduğunuzu farzedin. Konuşamıyorsunuz, sadece beden diliniz ve ağlamalarınızla ihtiyaçlarınızı anlatmaya uğraşıyorsunuz. Bebek için güvensizlik ve bilinmezlik, anne iiçin vicdan ve kaos. Bunu çözümlemek çok kolay aslında.

Tekrar söylemekte fayda var.  E.A.S.Y şöyle bir şey değildir:

09:00 kahvaltı
10:00 uyku..... ve saire. Yani 10:05 de uyanık olan bebeğiniz için endişelenmenize ya da sinir krizi geçirmenize yol açmaz. Aslında tam olarak  E.A.S.Y:

Bebeklerin günlük hayatlarını rutine oturtmaktır. Uyanmayla başlayan günü beslenme, aktivite ve uyku izler. Sonra gene uyanma, beslenme, aktivite ve uyku..... Bu bir döngüdür ve böyle devam eder. Böylelikle, hem bebek bir sonraki aşamada ne olacağını bilir hem de anne daha güvenli ve rahat olur.

Tracy Hogg 4 ana dönem  ve 4 ana yöntem belirlemiş  E.A.S.Y için.

Yeni doğanlar için 2 saatlik  E.A.S.Y rutini
4 Aya kadar 3 saatlik  E.A.S.Y rutini.
4- 6 ay arası için 4 saatlik  E.A.S.Y rutini ve
6 ay üstü bebekler için 5 ya da 6 saatlik  E.A.S.Y rutini.

Kaç saatte bir tekrarlanırsa tekrarlansın, rutinin özü aynıdır. Örnek olması için 4 saatlik rutine bakalım:

Uyanmanın ardından beslenme. + saat rutinindeki bebekler genelde 20 dk içinde karın doyurabilirler. Ardından aktivite yani bebeğin uyanık anları ki 4 saatli  E.A.S.Yde bunun için 1,5 saat ayrılmıştır. Aktivitenin ardından yorgunluk belirtileriyle beraber yatağa gidiş ve 2 saatlik bir uyku. Bebeğin huyuna, yapısına vb öğelere bakılarak aktiviteden uykuya zaman kaydırılabilir ya da tam tersi. Geceki 12 saatlik uykuyu çıkarırsak geriye kalan 12 saat içinde 3 kez bu rutini tekrarlamış olacaksınız ve normal şartlar altında 6 saat  gündüz uykusu uyumuş, 4 kez beslenmiş ve yaklaşık 6 saati de uyanık geçirmiş  bir bebeğiniz olacaktır. İdealize edilmiş hedef, 4 saatlik  E.A.S.Y rutininde budur. Bebek büyüdükçe, uyku-aktivite dengesi aktiviteden yana kayar doğal olarak.

Aktivite denilen şey, uyku ve beslenme harici yapılan herşeydir. Banyo,  kıyafet değişimi, oyun, bez değişimi, aklınıza ne gelirse. Biz şu an Feriha için 4 saatlik Sarper için de 3 saatlik rutini uyguluyoruz zira Sarper açlığa dayanamıyor çok fazla.
E.A.S.Y rutini ile belirli kazanımlarınız olacaktır.

*Bebeğiniz, düzeli bir hayata çok küçükten alışacak ve tüm hayatına yansıyacaktır.
*Tahmin edilebilir bir sistemde oldukları için bebekler çok daha huzurlu ve sakin olacaklardır.
*Aniden acıkma vb gibi durumlara hazırlıksız yakalanmayacağınız için çok daha sakin bir anneler olacaktır.
*Bebeğin ağlama sebepleri daha kolay anlaşılır. Rutininizde sırası gelen işe bakarak, aç mı sıkıldı mı uykusu mu geldi?? Anlamak daha kolaydır.
*Gündüz düzenli ve yeteri kadar uyuyabildikleri için, bebekleriniz gece daha sağlıklı ve uzun bir uyku çekerler.
*Yeteri kadar beslendiklerinden emin olursunuz ve bu da rahat ve uzun bir gece uykusunun  sırlarındandır.
*Sizin molalarınızın süresi ve saati belli  olduğu için daha sakin, sabıtrlı bir anne olursunuz ve önceden plan yapabilir hale gelirsiniz.
*Bebeğinizin beden dilini ve ağlama karakteristiğini anlamak çok kolaylaşır.

İşte  E.A.S.Y rutinini bu yüzden benimsedim ve 3 çocuğuma da uyguluyorum. Beni de onları da çok rahatlatıyor bu rutin.

Benim gibi, ikisi bebek üç çocukla uğraşıyorsanız  eğer, not almak hayat kurtarır. Hangisi ne zaman uyudu, uyandı, ne zaman, ne kadar yedi, kaç kere kaka yaptı, ilaç saatleri vs vs.

Ben kendime bir defter hazırladım. Evin en işlek noktası olan, koridordaki dolabın üzerine koydum. Gidip gelirken notlarımı kolayca yazıyorum.




3 ana başlığım var: Uyku, yemek ve diğer. Diğere, kakaları, ilaç saatlerini vs yazıyorum.
EASY ile aklıma gelenler bunlar. Unuttuklarımı da zaman içerisinde eklerim. :)

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Poposundan Anlayan Oğlum !



Bazı davranış modellerini örnek alabilmesi ve arada zaman geçirmesi adına, zaman zaman Caillou izler bizim Türker Kağan. Zaten evveliyatından beri Caillou ve ailesine gıcığım. Anlayış timsali boş gezer baba, sinirleri alınmış ve sürekli sırıtmaktan yüz felci geçirmesine ramak kalmış bir anne, pamuktan da pamuk bir büyükanne ve dede, süper arkadaşlar. Ha bir de kokuşmuş kıyafetler tabii. Hergün aynı şey mi giyilir yahu!

Tamam tabii ki biliyorum aşinalık adına öyle çizilmiş ama  türk aile tipine ve yaşantısına uygun değil bana kalırsa. Yine de NO PROBLEM: İzlesin. Arka bahçemize!! buz pisti  yapmamızı istemedikten, kayağa gidicem diye tutturmadıktan sonra sorun yok. Zira bir çok güzel davranış da öğrendi Türker Kağan bu çizgi diziden.

Yeni farkettiğim şey ise, bu Caillou konusunu tekrar düşünmeme yol açtı. Bu bücürün, bazı olumsuz davranışlarını ya da yanlış hareketlerini birebir taklit etmeye başladı Türker Kağan. O'nun gibi bisikletten düşüyor, sütten bıyık yapıp, "eliyle" siliyor, bana ne bana ne diyor ve saire.  Oysa, ben gıcık olsam da bir çok güzel davranışı var bu çocuğun ve pekala da onları örnek alabilir kendine. Sanırım bu bir süreç. Doğruyu yanlıştan ayırma süreci. Anlatmaya çalışıyorum elbette. Caillou böyle yapıyor çünkü, bu davranışın hatalı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Son numarası ise, markette kaybolmak! oldu. Aklımı başımdan alabilirdi hap kadar bir market olmasa :))

Şimdilik anne takipte ve bu hatalı davranışı kopyalama şeysinin ne kadar devam edeceğini, uzaktan izleyecek. Gerekirse müdahil olacak elbet ama şimdilik değil.

7 Ağustos 2012 Salı

3 Çocukla E.A.S.Y


İkizlerin yoğun bakımda kaldığı günler çok zor olsa da bazı artıları da olmadı değil. Mesela :

Biberona ve emziğe alışmış,
Düzenli beslenme saatlerini benimsemiş,
Işık ve gürültü ile çevrelenmişken bile, mışıl mışıl uyumaya alışmış iki bebekti artık Feriha Janset ve Sarper Korhan. Tanrıya şükür ki anneleri de bunu bozmayacak kadar akıllı ve deneyimli idi :)))

İlk 3 ay, prensip olarak, herhangi saat, rutin vs uygulamam ben bebeklere. Daha rahim sendromundan çıkamamış, kendini, bedenini, ihtiyaçlarını ve zevklerini belirlememiş bebekleri bir şeylere alıştırmak bazen yarardan çok zarar getirebilir. Bu yüzden, annenin yapabileceği en iyi şey, bebeklerin ilk üç aylık döneminde, rahim ortamını taklit etmektir. Mümkün mertebe, sıcak, güvenilir, sarmalanmış, loş ve gürültülü. Evet gürültülü :) Bedeninizin içi resmen bir gürültü fabrikası gibidir :) Kalp sesiniz, dolaşım sisteminizdeki kanın sesi, konuşmalar, mide ve bağırsak faaliyetleriniz, dışarıdan gelen dünyanın sesleri ve neler neler. Uzmanların, beyaz gürültü olarak adlandırdığı bu sesler, bebeğe güven ve huzur verir. Doğumla beraber, bebeğinize sesten izole bir ortam sağlamanız, huzursuz, sık uyanan ve yorgun bebeklere sebep verir.

Türker Kağan gibi ikizleri de Tracy Hogg'un meşhuur E.A.S.Y. sistemiyle büyütmeye karar vermiştim. 4 aylık olduklarında hemen bir günlük rutin oluşturdum. Sizlere örnek olabilmesi için paylaşacağım. Üstelik bu ikiz E.A.S.Y. si olduğu kadar 3  çocuklu hayata bebek(ler)i entegre etme kılavuzu da sayılabilir bir bakıma.

Tracy Hogg ve E.A.S.Y. nedir derseniz: Bu hanımefendi (ki şu an hayatta değil, kanser yüzünden hayatını kaybetti bir kaç sene önce) Bebeklere Fısıldayan kadın olarak kendini ünlendirmiş bir hemşire aslında. Çok fazla sayıda bebek ve ebeveyn ile haşır neşir olmuş ve kitabında anlattığı üzere, neredeyse tamamını rahata erdirmiş. 2 sistemden bahseder.

E.A.S.Y.
Yani Eat (yemek) Activitiy(aktivite) Sleep(Uyku)  Your time( sizin zamanınız)  Bu şekilde sıralı bir rutin önerisidir.

Bizim Easymiz ise şu şekilde:
06:00
Anne kalkar, kahve içer, rahatlar, mamaları vs hazırlar, banyo sonrası kıyafetleri Türker'in okul ihtiyaçlarını hazırlar lar lar lar....
07:00
Çocukların uyanışı. Hepimiz en geç bu saatte ayakta oluruz.
07:00 - 08:00 Arası:
Türker'in atıştırma kahvaltısı, banyosu, giyinmesi, ikizlerle cilveleşme, biraz oyun ve lütfen bir kahve daha :) Türker'i servise uğurlama. Bu arada çok acıkan varsa ikizlerden birini besleme
08:00- 09:00 Arası:
 İkizlerin doyurulması, gaz çıkartma seansı, banyosu
09:00 - 12:00 Arası
İkizlerin 1. uykusu, annenin kahvaltısı ( hafta sonları anne ve Türker) ufak ev işleri, dinlenme
12:00-14:00 Arası
İkizlerin  12:00 de uyandırılması ya da uyanmaları, beslenmeleri, biraz oyun, az yiyen varsa tekrar besleme ve alt değiştirme (Hafta sonu ise Türker'in öğlen yemeği)
14:00 16:30 Arası
İkizlerin 2. uykusu, ufak ev işleri, dinlenme
16:30- Uyanma ya da uyandırılma.
17:00 Türker'in okuldan gelişi ve18:00 e kadar 3 bebeyle oyun, paylaşımlar, ilk depo beslemesi ( Gece uykusu için)
18:00- 19:00 Arası
Türker'in akşam yemeği, Paşa yemeğini yerken, ikizlerin 2. depo beslemesi ve banyosu
19:15- 20:45 arası
İkizlerin gece uykusu, Türker ile oyun, ufak ev işleri, Türker'in banyosu, Türker'in uyku ritüeli ve 20:45 de yatağına bırakış. yaklaşık 21:00 gibi uykuya dalmış olur. Eğer çok yorucu bir gün ise ya da hafta sonu ise ( evde öğlen uyumadığından) Türker'in uykuya dalışı 20:00  olacak şekilde planların akşamı.

21:00den sonra ise Eeyy Özgürrlüüüüük :)))

00:00 da Uyandırmadan besleme anlamına gelen Dream Feed öğününü alır ikizler. Doğru dürüst yemişlerse genelde sabah  05:00 e kadar uyanmazlar. Uyanan olursa da beslenir ve yatar. Ve gün tekrar 06:00 da başlar.

İşte 3 çocuklu EASY bu şekilde uygulanıyor bizim evde :) Yarınki yazıda da EASY nedir, faydaları nedir, neden yapmalıyız gibi detayları anlatıcam.

Huzurlu günler :)

Hamiş: Eski blog temamızı özlemişim :)

6 Ağustos 2012 Pazartesi

3 Bebeyle 1 Pazar Günü :)

Bu posta hiç yazı yazmayacağım, bırakacağım resimler konuşsun :)

















İkizleri Emzirmek

İkizlere hamile olduğumu öğrendiğim an, onları beraber emzirmeye karar vermiştim. Hem zamandan kazanacak, hem bebeklerin yakınlaşmasını sağlayacaktım. Yaptığım araştırmalar sonucu ikizlere uygun emzirme yastıklarına Türkiye'den ulaşamadım. ÇorapBaba Youtube bir video izlemişti, o yastık çok  hoşuma gitmişti.

Ancak ne kadar aradıksa da ÇorapBabayla bulamadık.

Tam da burada devreye İlal Hanım girdi. İlal Hanım, benim Nurturia arkadaşlarımdan. Emzirme yastıkları diktiğini biliyorsum. Linkleri gönderdim ve sağolsun, çok kısa bir sürede yastığımı dikip gönderdi bana. 2 adet kılıf diktirdim, süt damlaması ve kusma durumları için.

İlal Hanımın bana hazırladığı yastık şöyle birşey:


Ortaya ben, sağlı sollu da ikizler . Bu kadar basit. Videodaki gibi, başlarının altını, ince bir yastıkla desteklemek pratik oluyor. Özellikle de ilk 3 aylarında. Biz hala, mutlu mesut kullanıyoruz yastığımızı. İlal Hanım'ın ellerine sağlık, bu konuda en büyük desteğim olan Çorapbabaya da teşekkürler :)

Not: http://periliatolye.blogspot.com İlal Hanımın blogu.

3 Ağustos 2012 Cuma

Hasta Olsam İyi Olacak....



Güneş girip de doktor girmeyen evimizin, rutini değişti. İkiz cüceler doğduğundan beri, hatta hamileliğimden itibaren doktorlarla çok haşır neşiriz. Rutin kontroller, tahliller, ağlamalar nedendir araştırmaları vs vs vs derken 2 haftada bir hastanedeyiz artık.

İkizlerimizden Feriha 9 gün, Sarper ise 29 gün yoğun bakımda kaldı. Özel Gaziosmanpaşa hastanesini seçmiştik. Şansımıza orada tanıdığımız ve yaptığım "derin" araştırmalar neticesinde, oldukça başarılı bir neonatolog olan Şahin HAMİLÇIKAN idi sorumlu doktor. Türk tıp tarihinde çok da eski geçmişi olmayan bir branş neonatoloji. Türk Neonatoloji Derneğine'ye göre aktifleşmesi son 15 yılın içinde olmuş hatta.Bu alanda   uzmanlaşmış doğru dürüst hekim bulmak zor demektir bu.

Şansımıza Şahin Doktor iyiymiş bu konuda. Bilenler öyle söyledi. Benim gibi pimpirik üstadı bir başak burcuna  bu yetti mi ? Hayır tabii ki. ÇorapBabayla yaptığımız araştırmalar hep iyi yönde sonuç verdi.

İstediği kadar , araştırma makale yayınlasın, kongrelere gitsin farketmez. Benim gözümde iyi hekim olmanın şartları gayet belirlidir:

1- Hasta sirkülasyonu çok olan bir hastaneden ihtisas almış olmalı (vaka çeşitliği adına)
2- Çocukların dilinden çok iyi anlamalı
3-Annenin dilinden daha da iyi anlamalı
4-Pozitif olmalı (Pollyanna değil ama)
5- Sakin olmalı

Şahin Doktor bunların hepsine sahip. İlk başta böyle değildi tabii ki :) İkizler yoğun bakımda yatarken, üzüntü,telaş, bilinmezlik, bir türlü fırsat bulunup da girilemeyen postpartum halleri ve durmaksızın çekilen evlat hasreti ile bakış açım bu değildi. O, sakin sakin anlattıkça, iyi değil ama kötü de değil durumları dedikçe, yakasına yapışıp " söylesene yaaa söyleseneee, şu ayın şu günü çıkacaklar deseeneee!!" diye sarsmak gelirdi içimden. Sonra anlıyor tabii ki insan ama o zamanlar soğuk ve duygusuz bulurdum kendisini :) Hatta ilk bir iki muayenede , ÇorapBaba arayıp da "Nasıl gidiyor Şahin Bey'le ?" dediğinde ilk cevabım "Biliyor musun? Adamın dişleri varmış, gülümseyebiliyormuş!!" olmuştu.

Yoğun bakım ertesi, ikizlere doktor arayışına girmedik hiç. En az 1 yaşına kadar Şahin Doktor  idi aile meclisimizin kararı. Eh. iyi ki de öyle yapmışız. Zira, yoğun bakım sorumlusu, neonatolog Şahin Doktor ile Çocuk Hekimi Şahin Doktor çok farklıydı.

Her gün bir ya da birkaç mail alıyorum doktorumuzun kim olduğuyla ilgili. Kimi önerirsiniz diyorlar. Doktor Şahin Hamilçıkan'ı gönül rahatlığıyla öneririm sizlere, çünkü:

1- Türker Kağan, 3 yıl 3 aydır ilk defa, ağlamadan muayene oldu. Hatta, eski doktorumuz artık çalışmadığı için, Türker bana artık hangi doktorun ona bakacağını sorduğunda, kardeşlerinin doktoru Şahin Amca demiştim. El cevap: Hımmmm, bu  ayalay haşta olşam iyi olacak!!!
2- Muayeneden ziyade, öncelikle bebeği/çocuğu rahat ettirmeye yöneliyor ve bu süper bir şey. Evladınız orada ağlamaktan kıçını yırtarken ve ödü kopmuşken sizin "Ahh ama çok iyi bir doktor!!" demek gelmiyor içinizden.
3- Eski doktorumuz çok GENİŞ idi. Ben ise çok pimpirikliyim ama yiğitliği lekeleyip de çaktırmam pek. Şahin Doktor, en korkulacak şeyi bile, "Biraz kurabiye alır mısınız?" sakinliğinde size sunduğu için şimdi rahatım. Genelde tepkisi şu  oluyor: Muhtemelen bir şey yoktur ama biz tedbirli olalım. Olalım tabii. Tedbir benim göbek adım :)
4- Doktor milletinin aksine egosantrik değil. Tahlilleri, ultrasoundları vs leri istediğim hastanede yaptırabiliyorum. Diretmiyor.Bu çok rahatlatıcı.
5- Çocuk ve bebeklerle iletişim düzeyi beni tatmin ediyor.
6-Ama esas önemlisi Anneyi dinleme tarzı. Gözünüzün içine bakarak ve can kulağıyla. Bir doktor anımsarım, bir yorumuma karşılık " ben eğitimini aldım bu işin sen de kimsin" tarzındaki tepki vermişti. Etki mi :))) E haliyle :) Etki tepkiyi getirir değil mi :)
7- Ben pozitif bilimle eğitilmiş bir bilim adamıyım ve söylencelere inanmam ya da pek aldırmam. Ama feodal sistem ve yöntemlere karşı ılımanım. Biberonu reddeden ve sütümle de doymayan Feriha için gerekirse süt anne bile bulabilirsiniz yaklaşımı çok hoşuma gitmişti mesela. Bazen, fikirlerinizi söyleyemezsiniz ya işte o fikir hep kafamdaydı ve benden önce bana sunulması çok keyifliydi.

Hasıl-ı kelam, bu doktorumuz çok  iyi, sevdik biz. Ailemizin beş ferdinin de hoşuna gitti. Size de öneririz.

Merak eden için: http://www.gophastanesi.com.tr/displayContents.asp?ContentId=58&StaffId=277

Sağlıklı günler hepinize :)

PS:
Neonatoloji: Yeni doğan hastalıklarını inceleyen tıp bilim dalı.

Bizim Mutfak

Mutfağım oldukça hareketli şu aralar. Son doktor kontrolünde 15 ayda sadece 750 gr almış ve 2cm uzamış olan Türker Kağan'ı besiye çekmeye karar verdim! Günde 957936 öğün yiyip de nasıl kilo almadı bu velet o ayrı konu ama demek ki ya yararlı şeyler yemedi, ya son kontrolünde hatalı ölçüldü ya da poposunda  takılı motor yüzünden böyle "fit" kaldı bu çocuk.

Genel tavır olarak iğneyi kendime... düsturuyla, Türker'in diyetiyle bizzat ilgileneceğim artık. Sabah kahvaltılarını çok da iştahlı yapmayan cücem için alternatif ararken kahvaltılık gevrekler geldi aklıma. Birkaç çeşit gevreği (tahıl, buğday ve mısır) birbirine karıştırıp, kuruyemiş dopingi ile zenginleştirdim.

Bu karışımın içinde, dut,üzüm,kayısı kurusu ve ceviz var. 3 ölçek gevrek ve bir ölçek kuruyemişe süt ve bal ilavesiyle güzel bir kahvaltılık oldu.












Şu kocaman fincanlardan aldık dün beraber. Bunların içinde hazırlayıp öyle sunuyorum TKÇ'ye. Çok hoşuna gitti. Renk seçmeye zaten bayılıyor :)










Sabahları erken uyandığı için, okuldaki kahvaltıya kadar dayanamıyor TKÇ. Sabah 07:00 de bunu  yiyor ve sanırım 09:30gibi de peynir,zeytin, pekmez ve yumurtadan oluşan  kahvaltısını yiyor okulda. Akşam yemeklerini de düzenlediğim zaman daha da mutlu olucam.

Mutfaktaki bir yeni lezzet de Malt Kahvesi denen şey. Süt olsun diye o çayı bu çayı bilmemne içmeye pek inanmasam da bu Malt Kahvesini görünce hımmm dedim. Benim gibi ileri düzey kahve kolik bir anne için biçilmiş kaftandı. Hem kafeinden uzak duracak hem de süte yaradığı iddia edilen besleyici bir
şey tüketmiş olacaktım.

İmnu markalı bu içecek hem leziz hem de nasıl bilmiyorum ama gerçekten süte faydalı. En azından bende işe yaradı. Arpa, yulaf ve malttan oluşuyor, kafeinsiz ve kalorisiz. Eh işte. Körün istediği bir göze karşılık verilen 2. göz bu olmalı :)

Mutfaktaki son adım da abur cubura dur demek. Son alışverişe dahil olamayan abur cubur hazretlerinin evde kalan son kırıntılarını da dün bitirdim. Hepsini. Ben fedakar bir anneyim. Evladım için yaptım, pişman değilim :) Artık evimize giremezsin abur cubur :)

Sağlıklı mutfaklar ve tombik veletler :)

5. Renk

Geçen gün evimizdeki 4 rengi yazmıştım,şimdi de sıra 5. renkte.

Çorapbabanın en büyük çocuğu O, özlemenin evlatçası, göremediğimiz. Yıllar sonra O'nunla ilk karşılaştıında ben de yanındaydım. Bir evlat bir babayı nasıl dağıtabilir, orada öğrendim. ANNE değildim daha o zamanlar. Sadece sevdiğim adama üzülmüştüm. Hiç bir evlat, diğerinin yerini dolduramaz ama gene de en çok bu yüzden bir kızımız olsun istemiştim içten içe. Çorapbabnın dudaklarından gene KIZIM kelimesi çıksın diye. Hem yarası biraz daha sarılacaktı hem de elinde değil, yeniden kanayacaktı ama olsun. Her erkeğin bir kızı olmalı bu hayatta. Onları en çok erkek yapan, baba yapan, insan yapan şey bence kız evlat.

Oysa şimdi hem anneyim hem de kız annesi. Evladını özlemek ne demektir biliyorum ve Çorapbabayı çok daha iyi anlıyorum.

O'nun adı Ayşenur, şimdi bir genç kız. Hayatı süregiderken, babası ve kardeşleri dahil olamıyorlar bu hayata. Annesinin suçu deyip sıyrılmak ne kadar kolay olurdu ama tek başına suçlu olamaz kimse.
Ben sadece, babasının anlattıklarından ve çok kısa görebildiğimden yola çıkarak, Ayşenur için mor rengi seçtim, hüznün, sonsuz sevginin ve asaletin rengi mor. Aynı zamanda geride iz bırakan darbelerin rengi... Evet Ayşenur mor ve koyu pembe benim için. Çorapbabayı tanıdığımdan beri, ailemize dahil olsun diye yaptıklarımız anlatmak mümkün değil ama olmadı. Şimdilik tabii ki.

Ben bir gün şöyle bir yazı yazacağım biliyorum, evimizdeki 5 renk diye. O zaman bu güzeller güzeli kızın rengi, Şeker pempe ve leylak rengi olacak. Umudun, sevginin ve masumiyetin renkleri.
Nerede, kimlerle ve nasıl yaşıyorsan yaşayabilirsin, sonsuz başarıların ya da başarısızlıkların olabilir, dürüst ya da dolandırıcı olabilirsin ama farketmez. Evlat sevgisi kayıtsız şartsızdır ve baban seni sonsuza kadar bekleyecektir. Unutma e mi ? Kardeşlerin, baban ve ben. Seni özlüyor ve seviyoruz. Bir gün görüşmek üzere Güzel Kız.




1 Ağustos 2012 Çarşamba

Ben Aşık Oldum ve Daha Neler Neler

Evet evet , Türker Kağan aşık oldu. "Hanım Kızımız"'ın adı Tuğba imiş. Tuğba, ailevi nedenlerle bir hafta kadar kreşe gelemeyince işin rengi ortaya çıktı. Küçük Mecnunum, öfkeli, uykusuz, iştahsız ve halılara kaka, altına çiş yapan acaip bir velede dönüştü!!! Kayın anaların neden gelinlerine diş bilediğini şimdi anlıyorum. Sen bak, besle, büyüt, Saçının teline kıyama,  "Elin Kızı" gelsin dağıtsın oğlunu. Olacak iş mi?? E değil tabi. Neyse ki Tuğba tam zamanında kreşe geri döndü de oğluşum Müslüm dinlemeye başlamadan bu acı burada bitti.

Bu arada ilk yıl sonu gösterisini de yaptı Türker Kağan. Hatta Tuğba oradaki eşiydi :) Beraber sanatsal yaratılar yapan eşlerin, birbirine daha bağlı olduğu söylenirdi de inanmazdım. Heyhaat!

Bu kareler ilk gösterimizden:

 Babaannemiz ve Feriş de oradaydı :)

Bu ilk dansta çok başarılıydı Türker ve Tuğba :)




 
İkinci dansı ise yapmak istemedi. Üçüncüde ağlamaya başlayınca sahneden aldım küçük dansçıyı. Bence ilk gösteri için çok başarılıydı hepsi de :)










Artık iyice düzgünleşen konuşması, gittikçe bizi hayrete düşüren hayal gücüyle tam bir 3 yaş çocuğu Türker. Tuvalet meselesini de %90 hallettik.

Ağabey olarak ise gerçekten çok başarılı. İkizler ağlarken "tamam tamam güşel kışım, ağlama, anne geliyol" demesi, ağlayan Sarper'e, onun çok hoşlandığı Twinkle Twinkle Little Starı açıp bir de ekranı Sarper'e çevirmesi :) İhtiyacım olduğunda ıvır zıvırları koşarak getirmesi gerçekten görülmeye değer :)

Babayı çok özlüyor artık, daha doğrusu özlediğini fazlasıyla belli ediyor. Özlemi başına vurduğunda genel hali içine kapanık oluyor :(



Ne olursa olsun, gayet güzel büyüyor ama :) Aslanım benim :)

Evimdeki 4 Renk

İkizler, şekillenmeye başladığından beri beni bir düşünce aldı. Evimizdeki 4 veledin 4ü de küçük noktalar dışında pek benzemiyorlar. Acaba hepsi belirli bir yaşa geldiğinde nasıl olacak yaşantımız diye düşünmeden edemiyorum. Sanırım tam bir sitcom evi olacağız :)


En büyüğümüz İlker Paşa; ağır ağbidir. Durur, gözlemler, sindirir. Aşırı denilebilecek her tepkiyi içine atar, usul usul salıverir. Genelde haylazın önde gideni olmasına rağmen, anne babaların idealindeki çocuk imajını gayet net öğrenmiştir ve işine geldiğinde böyle davranır. Akıllıdır, iştahlıdır. Birazcık oturan boğadır. Dokunma odaklı bir sevgi anlayışı vardır. Bana sorarsanız her zaman 4 kardeşin dengelerini kuran  kişi olacaktır :) Tam bir kova burcudur. İçinde biriktirir biriktirir ve şaaaar diye boşaltır. Zaman içinde bu fışkırmaları dengelemeyi öğrendik babasıyla.Tip olarak annesinden ve babasından fifti fifti almıştır. Hani orada bile dengelidir :) Evimizin bi tanesi, benim ilk göz ağrımdır. Kıymetlimizdir O :)  Renklerden asil ve soğuk mavidir :)


Türker Paşa ise, sürekli,sürekli,sürekli.... hareket halindedir. Akıldan çok zeka barındırır kafacığında. Pratik çözümlerin, anı kurtarmanın adamıdır. Tembeldir, aşırı iştahlıdır. Hatta iştahtan öte gurmetdir şimdiden ve yemek yemek için yaşar. Yiyemezse mutsuz olur. Deneme yanılma yoluyla öğrenir. GÜR seslidir :) Eğer biz doğru yönlendirebilirsek, sanatın bir dalında keyifli işler yapabilir. Tip olarak babasının kopyasıdır. Beni es geçmiştir. Huy olarak ise benim çocukluğumun kopyasıdır. Sorularıyla sizi gayet rahat akıl hastanesine yollayabilir.Gayet tipik boğa burcudur. Cazibesi şimdiden bellidir. İlk doğurduğum, mis kokulumdur :) Renklerden, ateşli  kırmızıdır, yanar :)


Sarper Paşa  da Türker gibi dünyaya yemek yemek için gelmiştir. Ondan da gurmetlik beklentim vardır. Dünyasının kararması için öğününün 10 saniye gecikmesi yeterlidir. Gözünü açmasıyla ağzına biberon ya da meme girmesi senkronize olmuşsa hayat ona güzeldir. Güleçtir, yapı olarak mutludur Türker gibi. Gerisi daha büyüyünce belli olacaktır ama sanırım bu da çok hareketli :) Tip olarak Türker'in kopyasıdır.Burcu koçtur ama daha belli değildir :) Renklerden , sıcak kıpır kıpır parlak turuncudur :)


Feriha Hanım ise dünyaya uyumak için gelmiştir. Yaşamak için yer, yemek için yaşamaz ağbileri ve ikizi gibi.Açlığımı bastırayım tarzı emmeleri anneyi delirtir. Henüz 3-4 aylık olmasına rağmen 6 saatte bir beslenmek ister. Gülücüklüdür ama hareket pek ona göre değildir. Evet evet aynen dediğin gibi anneciiim diyip, ben arkamı döndüğümde bildiğini okuyacak bir yapıya sahiptir. Acıya dayanıksız ve nazlıdır. Ne de olsa kızdır, nazdır bin altın azdır :) Yıllarca ahh bir de kızım olsa temennilerime yapıştırılmış kapaktır :) Tip olarak belirsizdir. Babasına da bana da ağbilerine de babaannesine de benzer. Ortaya karışık hanım :) Burcu koçtur ama oda daha belli değildir. Renklerden naif toz pembedir :)

Eh şimdi düşününce, bu dört veledi hakkıyla idare edip büyütebilirsem, ileriki  tarihlerde gayet başarılı bir politikacı olabilirim sanırım. Benim rengimin ılıman yeşille ateşli kırmızı arasında yanar döner olduğunu, babamızın da dengeli kahverengi ile parlak turuncu arasında gidip geldiğini düşünürsek evin içini siz hayal edin :)
 İyi ki varsınız 4 rengim :) Sayenizde rengarek olduk :)