11 Eylül 2016 Pazar

VEDA VE BAŞLANGIÇ

Buraya bir şey yazmayı bırakalı 11 ay oldu. Çok dertleştim, çok anlattım, çok öğrendim ve çok öğrettim ben burada.

Birbirinden güzel insanlar tanıdım. Çok zor anlarım oldu. Tanımadan o anlarıma destek olmak isteyenler, tanıdıkları halde arkasını dönenler, tanıyıp elimden tutanlar. Hepinize sonsuz teşekkürler. İnsan bu kadar üzüldüğü ve bu kadar zorlandığı zamanlardan geçerken, iyinin iyisinden de kötünün kötüsünde de ders çıkarmayı öğreniyor.

Çorap Anne olarak artık yazı hayatımı sonlandırıyorum. Annelik hakkında söyleyecek çok sözüm kalmadı artık. Bir gün yeniden sözlerim olursa anlatacak yeni bir mecra olacaktır.

Burası, çocuklarıyla yaşayan, kocasına aşık bir kadının yazılarına ev sahipliği yaptı. Evlatları olmadan yaşayamayacağına inanan bir kadın.

Son görüşmemizde çocuklarımın üçü birden bana aynı anda aynı soruyu sordu:

"Annecim, insan çocuklarını isteyerek bırakmaz değil mi?"
"Tabii ki bırakmaz çocuklar. "
" Anneler çocukları olmadan yaşayamazlar değil mi annecim?"
"Yaşamazlar tabii."
"Sen nasıl yaşıyorsun peki???"

Anlattım. Onlara tekrar kavuşacağım gün için savaşarak yaşadığımı. Anladılar.

Yeni ben savaşları olan, evlatlarından uzak, yuvası yıkılmış bir ben.

Hayatımda bir sürü güzellik var, başardığım bir sürü şey var.

Bundan sonra, yeni bir blogda bunları anlatacağım. Sadece çocuklar değil, Hayat, mücadeleler, başarılar olacak.

Bayram sonu yeni blogumda görüşmek üzere.

Nilüfer Ören

20 Nisan 2014 Pazar

BUGÜÜN PAZAAARR

Günaydın :)

Pek severim pazarları evvelden beri. Hele de pazar kahvaltılarını. Geç saatte edilebilen, tadı çıkartılan, yayılmacı bünyelerin dostu o kutsanmış öğünü.

Ünvanlarıma " Annelik" ekleneliberi, geç saat kavramı biraz! değişse de sorun yok.Bu pazar, geç! yaptık kahvaltıyı mesela. 09:00 'da :)

Aile kavramınını ve aile geleneklerini seven biri olarak, her daim evlatlarımla minik alışkanlıklar oluşturmayı seviyorum. Pazar günümüzün geleneği ise kahvaltıda PanCake .

Epeydir o site bu site dolaştım tarifler için. Malum, bizim mutfağa ait değil bu lezzet. İthal.

Nihayet şöyle bir tarifle doğru kabarıklığı ve lezzeti yakaladım bizimkiler için.

Tarifim şöyle:

1/2 Lt Süt
3 yumurta
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
yarım çay bardağı sıvı yağ ( z.yağı koyuyorum ben)
Aldığı kadar un ( genelde 400 gr tam geliyor)

sıvıları çırpıp, katıları eleyerek ekliyorum. Geceden hazırlayıp, buzdolabına koyuyorum. Sabah bir kere karıştırıp pişirmeye başlıyorum. Döktüğünüz kalınlığa göre 15-18 adet çıkıyor.

PanCake'in en zevkli kısmı sunum. Ben taze/kuru meyvalar, bal, pekmez, fıstık ezmesi, nutella, krem peynir, ceviz, antep fıstığı ve fındık kullanıyorum.. Şöyle bişi oluyorlar:



Bu çilek+bal ve fıstık ezmeli







Bu da muz ve çikolatalı



       

Bunlar da ballı balllıııı :))))










Afiyet olsun hepinize :)

18 Nisan 2014 Cuma

Durmayayım Diyorum Ama Olmuyor

Olmuyor işte. Hayatın içinde yuvarlanırken, kendimi iyi hissetmediğim zaman yazmak gelmiyor içimden. Yazarak rahatlayabilirim aslında ama zaten çocuklardan bunalmışken, çocuklar hakkında yazmak da istemiyorum. Handiyse 1,5 yıl olacak blogumun başına oturmayalı.

Olan geçen şeyler bir yana, bilgisayarımdan uzaktım. dokunmatik ekranda da yazmayı beceremem.. ona değdi buna değmedi vsvsvs..


Bundan sonra AZ annelik ÇOK ÇorapAnne olacak blogumda.

Neler oldu neler bir bakalım şimdi..

İkizlerin 2 yaşı bitti.. Ufak bir pastayla kutladık.. Çok tatlıydılar :) konuşmaya başladılar zaten. Evdeki dinamo çene sayısı x3 oldu..


Türker, 2 hafta sonra 5 yaşında olacak  Hala "Terrible Two" dan muzdarip olsak da daha bir alıştık sanki abi olmaya..


Şimdilik kreşe ara verdik. Eylül'de anaokuluna başlamasından yanayız.. Bu durum da kudurukluk yüzdesini arttırıyor ama ne yapalım..

Çocuklar iyi genel olarak yani.

Anne'den haberler nasıl ?

Anne tüm kilolarını verip, hayata 36 beden olarak merhaba dedi. Mutlu ve gururlu yani.
Kariyer planlaması yapıyor. Fotoğraf ve fotoğraf hazırlama konusunda ciddi! adımları var. Şöyle bişey bile yaptı:

Gazı almış ve çok hevesli durumdayım  Henüz makinanın yüzlerce ayarından birini bile yapamasam da kursa başlayınca başarıcam. Vallahi başarıcam :)














Şehirler arası nakil olma kararı aldı Anne. Ankara'ya taşınıyorum. Bir türlü sevemediğim memleketime, belki bu sefer ısınırım. Beli mi olur? Ankara'nın deli nüfusu +4 olacak yani.

TaşınıyoruM dedim evet. TaşınıyorUZ demedim. Çorap Babayla yolları ayırma kararı aldık. Artık zaten zor olan hayatım 2-3 katı daha zor olacak. Yalnız bir Anne, yeni kariyer, yeni şehir vsvs..Yine de yapmalıyım.. Korkudan ödüm patlıyor bazen, o yüzden ne olur moral kırıxı yorumlar yazmayın. Evet başarıcam, evet hakkımızda hayırlısı olsun. Teşekkürleeer !!

Ev arıyorum Ankara'da haa.. Bilen varsa söylesin bana.. Dua edebilirim bol bol :)

Ve finale sakladığım bomba haber:

Bilen biliyor ve çoğunuz biliyor ki benim şöyle bi durumum var, ben biyolojik Anne- Babasından ayrı ve habersiz büyümüş bir bireyim. Şurada  bayaaa bi serzeniş yapmışlığım vardır hatta.

Yıllardır içimde büyüyen kırgınlığı, öfkeyi, anlayışsızlığı rafa kaldırdım. Beni boşanma kararına getiren süreçte, bir gün az daha evlatlarımı bırakacak olma durumum da bunda etkili oldu.Ben. BEN.. BEEEN.. Dünyaya nasıl ANNE olunur göstereceğim ! diyen ben... Evladınını terk eden ANNE!! diye bir küfür kalıbı olan ben.. Evet ben bunu göze alabildiysem dedim kendi kendime, herkes de yapmış olabilir..

17 Nisan'da yaptığım Ankara yolculuğunun görünmez amacı buydu aslında. Çok sevdiğim bir arkadaşımın da desteğiyle, Çocuk Esirgeme Kurumu'na gittim. Sana sonsuz teşekkürler ARKADAŞIM. Yanımda durmasan yapamazdım, gene de dönerdim belki. Şimdiki adı Aile ve Sosyal Politikalar şeysi olan kuruma başvurdum. Ben ailemin kim olduğunu öğrenmek istiyorum dedim. Bir dilekçe yazdırdılar. Elim titredi yazarken. Gözlerim doldu. Belki soldu betim benzim ama bilmiyorum.Midem bulandı. İçim acıdı. Kim olduğuma giden yolun anahtarı sadece 10 satırlık bir dilekçeymiş meğer. Keşke dedim, daha önce gelseydim.

Aklımda dans eden sorular offfffff...
Ya beni görmek istemezlerse ?
Ya beni sevmezlerse?
Ya ben gurur ve kırgınlığımdan beklediğim için ölmüşlerse ve ben onları tanıma şansını kaybetmişsem?
Ya ben onları sevmezsem ?
Ya ya ya ya ya ?????
Bir kaç ay sürer sanırım dilekçeme cevap gelmesi. Hayatımda attığım en cesaret isteyen adımdı bu.

İşte böyle dostlar. Yeni hayat, yenilikler ve kim bilir nelerle dolu bir hayatın anahtarı var şimdi elimde. Kilide soktum anahtarı. Cesaret edip çevirmesi kaldı.  Acaba neler var kapının ardında beni bekleyen ?


Öğrendikçe yazıcvam, yazdıkça okuyacaksınız, okudukça siz de bileceksiniz..

Haydi.... Vira Bismilllaah Çorap....

29 Ocak 2013 Salı

Görünmez Kaza :(

Dün öğlen, rutin kontroller için hastaneye gidecektik. Ben FeriKızı'nı giydirirken, TKÇ ortalarda zıplıyor, Sarpaccio' da yeni marifeti ayağa kalkmayı ve sıralamayı profesyonelleştirmeye çalışıyordu. Bir şey olacağını hissettim. Gözüm üstündeydi ama............... O basiretinizin bağlandığı lanet anlardan iste.

İşte, TKÇ'ye ait bu masa, olanca ağırlığıyla üstüne düştü Sarpaccio'mun..... Nasıl üstünden aldım masayı, nasıl fırlattım yatağa bilmiyorum. Sesinin çıkmadığı o 3-4 saniye :(((   Baktığımda şokta ve gözleri açıktı. Neyse ki ağlamaya başladı. Buzu yapıştırdığım gibi çocuklaırn Babaannesini çağırdım. Kucağına verdim oğlumu ve üstümde sort tişört ve terlikle eczanaye....... 600 mt yolu alışverişim dahil 2,5 dk da koşmuş ve eve gelmişim. Bu haldeydi geldiğimde kafası:


Hemen ilacını sürdüm, buza devam ve hızlıca giyinip doğru hastaneye. Muayenesi, kafa grafisi, nöroloji ve travmatoloji konsültasyonu derken saat 15:00 de girdiğimiz hastahaneden ancak 19:00 da eve döndük. 24 saat gözlem kararı alındı. Çok şükür geceyi sorunsuz ve komplikasyonsuz atlattık. Sabah da bu haldeydi Sıpacığım. Neyse ki ufak tefek hasarlarla atlattık bu çok kötü olabilecek kazamızı. Bir saniye erken uzansam tutabilecek olmanın verdiği vicdan azabı, kafamızda hatırı sayılır bir şişlik ve göz altlarımıza inen morluklar da yanımıza kar kaldı. Tanrı bütün kuzuları korusun....................
                                                                                                                                                           
                 

27 Ocak 2013 Pazar

Back To The Town

Ona deydi buna deymedi derken neredeyse 4 ay ara vermişim gene :(  Bir sürü şey oldu tabii ki bu arada.


 


Son 1,5 yılda hiç ama hiç büyümeyen TKÇ için annelik içgüdülerim devreye girdi ve araştırmalar başladım. Geniz eti, uyku apnesi o bu şu derken Ekim ayının başlarında TKÇ bir  geniz eti + bademcik ve 2 kulağa tüp takılması ameliyatı oldu. Kolay geçti, iyileşme süreci de öyle. Ertesi sabah tost yiyordu. Sonuçları da iyi oldu. O zamandan  bu zamana  otit olmadı, ağır hastalık geçirmedi. 3 kilo aldı 4 cm uzadı.Rahat ve deliksiz uykuları oldu.

Ameliyatı takiben 16 Ekimde ÇorapBabayı uğurladık gemiye. Halen de orada. Allah selamet versin aşkım. Çok çok çok çok çok çok özledik. Çok hem de.

Mareşal ilkokula başladı :) Hatta ilk karnesini aldı bu cuma günü. Hepiciği pekiyi tabii ki :)) Sınıfının birincisi, Nilüşün incisi benim aslan oğlum.

TKÇ artık yarım gün gidiyor kreşe. Düzenleri iyice oturan İkizcücelerle daha da fazla zaman geçirmesini istiyorum çünkü. Şimdilik iyi gidiyor. Yarım gün kreşle beraber artık öğlen uykusu uyumadığı için, akşam 19:30 da üç kardeş beraberce yatakta.


FeriKızı ve Sarpaccio 10 aylık oldular. Nasıl da geçti zaman vay beee.....Artık, emekliyorlar, sıralıyorlar. Gel gel baba, mama diyorlar. Acıkınca mutfakta ağlıyor ya da sıkıldıklarında sokak kapısına gidiyorlar. Gece beslenmiyorlar son 2 aydır ve deliksiz uyuyorlar. Bunu nasıl yaptık, onu da anlatıcam meraklısına.

Bugünlük bu kadar. Şeytanın bacağını kırdım ve yazdım nasıl olsa. Bir dahaki araya kadar devam ederim :)

Öperim hepinizi..